Londra yılın her mevsimi güzel, cezbedici ve kesinlikle sürprizlerle dolu! Evet, moda, alışveriş, parklar, müzeler, galeriler demek Londra demek. Sanatın doyurucu, düşündürücü, yaratıcı etkisine teslim olmak için Londra’da “Ne var ne yok?” mercek altına alıyoruz. Broadway oyunlarından Rubens sergisine uzanan liste, bu seyahatinizin sanat ve kültür odaklı olacağının sinyallerini veriyor.
- Clarence Darrow Oyunu – Old Vic Theatre
İlk kez kapılarını 19.yüzyılda açan ve Londra’nın en değerli tiyatrosu Old Vic, Kevin Sapcey’nin yine göz dolduran performansıyla ses getiren Clarence Darrow oyununu sahneliyor. 1857-1938 yılları arasında yaşamış olan ve savunma avukatı olarak girdiği birçok dramatik cinayet davasıyla ABD hukuk tarihine geçen Clarence Darrow; anlatım özgürlüğünün hiçbir şekilde kısıtlanamayacağını belirten konuşma ve yazılarıyla da tanınıyor. İdam cezasına, içki yasağına ve Milletler Cemiyeti'ne karşı duruşuyla tanınan Darrow’un karşı duruşunu ve ses getiren hayat hikâyesini başarıyla oynayan Oscar ödüllü oyuncu Kevin Spacey, bu performansıyla da eleştirmenlerden tam not alıyor.
- The Curious Incident of the Dog in the Night Time– National Theatre
İngiliz yazar Mark Haddon tarafından 2003 yılında yazılan ve hem İngiltere'de hem de dünyada ses getiren romanı The Curious Incident of the Dog in the Night Time'ın uyarlaması olan gösteri, Broadway'in en yaratıcı gösterilerinden biri olarak gösteriliyor. "Bazı davranış güçlükleri olan bir matematikçi" olarak tanıştığımız Christopher John Francis Boone henüz 15 yaşında. Doğduğu ve yaşadığı sokağından dışarı tek başına çıkmamış olan ve gelecekte astronot olmak isteyen Boone bir anda esrarengiz bir cinayeti aydınlatmaya çalışan, dünyanın en dikkatli dedektifine dönüşüyor. Dünyanın tüm ülke ve başkentlerini size sayabilen, 7.507'ye kadar bütün asal sayıları bilen bu dedektifin iç dünyasını keyifle izliyorsunuz.
- The Elephant Man - Theatre Royal Haymarket
Victoria dönemi İngiltere’sinde yaşayan Joseph Merrick'in gerçek hikâyesinin anlatıldığı bir kitap olan ve daha sonra beyazperdeye de aktarılan The Elephant Man, bu kez tiyatro severlerle sahnede buluşuyor. The Elephant Man'e gitmek için iki büyük nedeniniz var; ilki gerçek bir hayat hikâyesinin anlatıldığı romanın başarıyla tiyatroya uyarlanması, ikincisi ise başrolleri paylaşan isimlerin Bradley Cooper ve Alessandro Nivola olması! Ender görülen bir hastalık yüzünden ileri derecede şekli bozuk bir bedene ve yüze sahip olan John Merrick, gezici bir kumpanyada "Fil Adam" lakabıyla, kafes hayvanı gibi sergilenirken Dr. Frederick Treves adında genç bir cerrahın Merrick'i fark etmesiyle olaylar şekil değiştirir. Merrick'i içine hapsolduğu bu korkunç hayattan kurtarmaya çalışan ve ona hak ettiği gibi davranan Dr. Treves ve iyi kalpli, nazik Merrick'in yaşamına hazır olun! 19 Mayıs – 4 Ağustos 2015 tarihleri arasında Londra’da izleyici karşısına çıkacak olan oyun Theatre Royal Haymarket’te sahnelenecek.
- Rubens and His Legacy – Royal Academy of Art
Ressamların Prensi" olarak anılan Peter Paul Rubens, Barok tarzın önde gelen eserlerini reform karşıtı portreleri, manzara resimleri ve canlandırma öğeleriyle resmetmiş. Sergi, Rubens'in yaşamı boyunca ürettiği başyapıtlarıyla nesiller boyu etkilediği ressamların eserlerini sergiliyor. Picasso ve Rembrandt'tan Delacroix'ya kadar, Rubens akımının izlerini görmek mümkün. Balık etli, nü kadın resimleriyle bilinen Rubens'in eserlerinde dini portre resimlerinden manzara resimlerine kadar geniş bir konu dizisi resmediliyor. Sergi, Rubens'in eserlerine tematik olarak yaklaşmış: güç, şehvet, zarafet, şefkat, şiir ve şiddet. Rubens ve O'nun sanatsal mirasçılarının eserlerini 10 Nisan 2015’e kadar Royal Academy of Art’da görebilirsiniz.
- Alexander McQueen: Savage Beauty - Victoria and Albert Museum
Ünlü İngiliz moda tasarımcısı Alexander McQueen, 2010 yılındaki ani ölümünün ardından birbirinden özel tasarımlarını bıraktı geriye. Modanın dahi çocuğu olarak anılan, beş yıl boyunca Givenchy'nin baş tasarımcılığını yapan, ödüller kazanan McQueen tasarımlarını yalnızca birer kıyafet olarak görmek yetersiz olur. Tasarımlarında farklı karakterlere bürünen McQueen bazen bir ressam, bazen bir şair hassasiyetinde çizimlere ve dokunuşlara sahipti. Büyük ses getiren defileleri, normları yıkan asi fikirleri ve benzersiz yeteneğiyle moda dünyasının yıldızı olmayı başaran McQueen için Londra'nın anlamı büyüktü. Doğup, büyüdüğü Londra şehri için "kalbimin ait olduğu ve ilham aldığım yer" olarak tanımlayan McQueen 2015 yılında sergisiyle şehrine geri dönüyor.
Avrupa'da, genç tasarımcının çalışmalarının sunulacağı ilk ve en büyük retrospektif sergisi 14 Mart-2 Ağustos 2015 tarihleri arasında Victoria and Albert Müzesi'nde olacak.
- London Flamenco Fetival – Sadler’s Wells Theatre
İspanya'nın Endülüs Bölgesi'nde doğan Flamenko kültürü yoğun bir geleneğe sahip. Endülüs Halk Müziği eşliğinde yapılan Flamenko dansının dünyaca ünlü isimlerini ağırlayan Londra Flamenko Festivali 16 Şubat - 1 Mart 2015 tarihleri arasında Sadler's Wells Theatre'da gerçekleşecek.
- Carmina Burana & Serenade – London Coliseum
Birmingham Royal Ballet tarafından sahnelenen Carmina Burana, Burana el yazıtlarından esinlenmiş ve temeli sevgiye dayanan gösterisiyle alkışları hak ediyor. Orijinalinde, Alman Carl Orff tarafından oluşturulmuş sahne kantatı olan Carmina Burana 318 şarkı ve şiirden oluşuyor. Carl Orff'un Trionfi (Zaferler) üçlemesinin ilk eseri olan Carmina Burana'da doğa ve aşk temaları işleniyor. Çaykovski'nin 'Serenade for String' eserinden de ilham alınan ve 20. yüzyılın en büyük koreograflarından biri olan George Balanchine'in koreografisinde sahnelenen gösteriyi 19-21 Mart 2015 tarihlerinde izleyebilirsiniz.