Karaköy hattının hızla kalabalık olmaya başlaması ile son zamanlarda yeni durağımız Balat oldu. Balat hem kendine has ruhunu korumayı başarıyor hem de Haliç’in kıyısında yeni açılan mekanları, değişen ve yükselen yüzü ile kendini sevdirmeyi… İşte sizin için sıraladığımız Balat rotaları…
- Sokaklarında kaybolun!
Eğer fotoğraf çekmeyi de seviyorsanız, Balat sokaklarında kaybolmamanız için bir neden yok. Tarihi dokusunu koruyan evlerini, buldukları sıcak köşelerde uyuyan kedilerini, neşe içinde koşturan çocuklarını, semtin sıcakkanlı insanlarını tanımak çok keyifli. Fotoğraf çekmeden geçeceğiniz tek bir sokak olmayacağına eminiz.
- Kafelerinde soluklanın!
Balat’a her biri birbirinden sıcak, huzur dolu kafeler açıldı. Naftalin’in adını çok duydunuz biliyoruz. Vintage dekoruyla önce gözünüze sonra da lezzetleriyle damak zevkinize hitap ediyor. İçeride soba yanıyor, kediler koltuklarda uyuyor. Her köşesi fotoğraflık olan Naftalin’de kakuleli Mardin kahvesi favorimiz. Eğer siz bir çay severseniz yine içinde yanan bir sobası olan Çayada’da soluklanın. Vodina Cafe ise hem seminere katılabileceğiniz hem de bir yandan bir şeyler atıştırabileceğiniz bir mekan. Nitelikli kahve sevenlerdenseniz demek ki Coffee Department ‘a uğrayıp, bir fincan El Derrumbe denemelisiniz. Yoldan geçerken kapısının önündeki mavi sandalyeleri fark ederseniz orası Byzas Cafe’dir. Her zevke uygun kahveyi ev sıcaklığında servis ediyorlar. Kireçhane Sokak’ta yer alan Forno Balat modern ve şık atmosferi ile lezzetli pideler sunuyor. İçeride renkli çinilerden oluşan şık bir duvarın atında tadına doyamayacağınız bir öğlen ya da akşam yemeği yiyebilirsiniz.
- Tarihi mekanları gezin!
Kırmızı tuğlalı görkemli binası ile 1454 yılından beri eğitimin kesintisiz sürdüğü Fener Rum Erkek Lisesi Balat geziniz esnasında mutlaka görmeniz gerekenler arasında. ‘Kırmızı Mektep’ ya da ‘Kırmızı Kale’ olarak da bilinen okul, Osmanlı Dönemi’nin en prestijli okulu sayılıyormuş. Hala eğitime devam eden okulu tam kadraj fotoğraflayabilmek biraz çaba istiyor. Ortodoks Hıristiyan aleminin Vatikan’ı olan Patrikhane’yi Balat’a gelmişken görün. İstanbul’un fethinden sonra Ayasofya’nın camiye çevrilmesi ile birlikte pek çok yer değiştirmiş ve en son olarak 1601 yılında buraya taşınmış. Balat’ta bulunan Ahrida Sinagogu’da İstanbul’un en büyük sinagogu sayılıyor. Kanlı Kilise ve Sveti Stefan Bulgar Ortodoks Kilisesi de geziniz esnasında görecekleriniz arasında.
- Alışveriş yapın!
Balat’ta birçok antika ve vintage ürünler bulabileceğiniz sevimli dükkanlar var. Bunlardan biri de Tozlu Raflar Antique. Eski mobilyalardan, kıyafetlere, antika eşyalara kadar tam bir hazine burası ilgilisi için. Dükkanın önündeki beyaz bisikleti ile tanınıyor Ragn’n Roll Hand and Vintage. İçeriye göz atarsanız vintage kıyafetler ve zamanın havalı ‘parçaları’ arasında nostaljik bir yolculuk sizi bekliyor. Çok daha eski bir çarşısı da var Balat'ın.1492’de İspanyol engizisyonundan kaçıp Balat’a yerleşen Yahudiler, burada her türlü ihtiyaca uygun ürünü bir arada bulundurdukları Yahudi Çarşısı (Çıfıt Çarşısı)nı kurmuşlar. Burası da alışveriş için iyi bir seçim olabilir. Karaköy’de şubesi bulunan Sahi İstanbul’un ilk şubesi Balat’ta. İçinde el sanatlarından tasarım ürünlere, lokum ve baklavadan peştamale, Türkiye’nin geleneksel dokusuna ait detayların modern yorumları sunuluyor.
- Meyhanelerin tadını çıkarın!
Balat deyince çoğu insanın aklına meyhaneler de geliyor. Coffee Department’ın hemen yanı başındaki Hüseyin’in Yeri, meyhane arayışınız için iyi bir seçim olabilir. 3 katlı salaş bir mekanda İstanbullulara tadına doyulmaz mezeler ve yemekler sunuyor. Yumurtalı ıspanak kavurma, ve ciğer tava meyhanenin en lezzetlilerinden. Barba Vasilis ise Yunan lezzetleri sunan ve minekopu çok başarılı olan samimi bir meyhane. Gerçek bir Rum meyhanesi olan mekana bir kez gelen müdavimi oluyor. Müzeyyen Senar ve Zeki Müren gibi seslerden duyduğumuz Agora Meyhanesi ise Balat turunuzu sonlandırabileceğiniz en keyifli durak olabilir. Yönetmen Ezel Akay’ın, üç ortakla beraber hayata geçirdiği Agora Meyhanesi’nin en heyecan verici yanlarından biri de mutfakta Ermeni, Rum, Türkmen ve Zaza aşçıların olması.