Yazan: SUNAY BABAHAN
- Londra’da eğer birkaç günden fazla kalacaksanız ve de turist gibi değil Londralı gibi yaşamak isterseniz hele bir de iki kişiden fazla sayıdaysanız kısa süreli bir ev kiralamanızı öneririm. Şehirde son derece yaygın olan Serviced Apartments kiralamak hem kolay hem de ekonomik. www.element-apartments şehrin hemen her yerinde resepsiyonlu, otel servisinde daireler kiralıyor. Ama daha orjinal daha gerçek İngiliz ruhlu ev kiralamak istiyorsanız www.onefinestay çok iyi bir alternatif. Gerçek İngiliz evlerini otel standardında bir servisle kiralıyorlar. Otelden vazgeçmem diyenlerdenseniz Marble Arch civarındaki butik otel The Arch ve hip bölge Liverpool Street civarındaki South Place Hotel hoş tercihler olabilir.
- Yaz ayında Londra’da sanat hayatı hız kesmiyor. Çeşit çeşit tiyatro oyunu, müzikal ve konserler şehri canlı ve heyecanlı tutmaya devam ediyor. Bu yazın öne çıkanlarına gelince, müzikal sevenler için ünlü yönetmen Sam Mendes’in yönettiği Charlie and The Chocholate Factory görkemli prodüksüyonu ile çok konuşuluyor. Oyunlardan ise Daniel Radcliff’in başrolunü oynadığı The Cripple of Inishmaan ve The Sweet Bird of Youth öne çıkıyor. Old Vic'te sahnelenen ve başrolünü Kim Catrall ile Seth Numrich’in oynadığı Tenese Williams’ın bu oyunu gerçekten çok etkileyici. Oyunun starı genç oyuncu Seth Numrich fiziği ve yeteneği ile geleceğin yıldız adaylarından biri. Bir başka ses getiren oyun da The Drowned Man. Marjinal tiyatro grubu Punchdrunk tarafında Temple Studios’da sahnelenen bu son derece çarpıcı, aykırı interaktif tiyatro oyunu gerçekten çok ilginç bir tecrübe ve üç saatlik nefes nefese özel bir deneyim.
- Yaz demek Londra’da parkların tadını çıkarmak demek... Uzun ve karanlık kış aylarından sonra güneşli günleri bulan İngilizler parklardan çıkmıyorlar. Biralarını alıp gelmiş genç gruplar, bedenlerini birbirinden ayıramayan çimlere uzanmış sevgililer ve banklarda etrafı seyreden yaşlılar parkların geleneksel misafirleri. Ayrıca St James’s Park’ın elinizden fıstık yiyecek kadar sıcakkanlı sincapları ve Hyde Park’ın gürültücü kazlarını da unutmamak lazım. Buralarda sabah ya da akşamüzeri saatlerinde yürüyüş yapmak hem çok eglenceli hem de çok dinlendirici.
- Kensington Ağustos ayında adeta Arabistan. Tüm Araplar çoluk çocuk kendilerini Londra’ya atmışlar. Buradaki mağazalar, özellikle Harrods hıncahınç Arap müşterilerle dolu. Magazadaki Chanel bölümünün önünden geçerken kalabalığı görünce ne oldu diye dönüp bakınca, Arap kadınların bedava satılıyormuşcasına çanta satın aldığını gördüm. Ayrıca akşam saatlerinde de Kensington sokakları akşam turuna çıkmış Arap turitslerle dolu. Hatta pek İngiliz görmek mümkün değil buralarda.
- Londra’nın merkez bölgelerinden ayrılıp başka köşelerini de keşfetmek isterseniz özellikle yaz-bahar aylarında yeni gelişen hip bölge Shoreditch e ve Liverpol Street, Tower Bridge taraflarına bir akşam ya da akşamüzeri ayırmanızı tavsiye ederim. Cıvıl cıvıl gençlerle dolu bu bölgeler hem yüksek enerjisi hem de çeşit çeşit barları, butikleriyle çok canlı. Tower Bridge’den Tate Modern’e doğru yapacağınız riverside'daki yürüyüş de güneş batımına denk gelirse nehir ve köprü manzarasına doyum olmuyor.
- Alışveriş yapmayı sevenler için Oxford street, Regent street, Kensington her zaman cazip. Dev mağazalar Harrods, Harvey Nichols ve Selfridges gez gez bitmiyor ancak tümü de fazlasıyla kalabalık. Kalabalıkları ve bilindik markaları sevmeyenlerdenseniz Notting Hill ve Kings Road, Covent Garden da pek çok hoş butiklerle dolu sokaklar var. Hem bunlara bakarak dolaşabilir hem de zaman zaman yeme içme molası vererek hoş vakit geçirebilirsiniz.
- Londra’da restoranlar tabiki çok çeşitli ve seçenekli. Her bütçeye her tarza uygun bir yer bulabilirsiniz. Londra klasikleri, Hakkasan, Nobu, Zuma her zaman iyi. Ama farklı ve yeni bir yerler denemek isterseniz iste sizin için deneyip beğendiklerimiz. Son dönemlerin gözde hip bölgesi Shoreditch’teki Tramshed dekorasyonu ve yemekleriyle ilginç. Kocaman bir depo görünümündeki restoranın temel dekorasyonu Damien Hirch imzalı dev akvaryumdaki inek. Et ve tavuk seçenekleri sunulan restoranda atmosfer genç ve casual.
- Pollen Street Social ile dünyanın en iyi ilk 100 restorantı arasına giren ekip daha casual ancak tadından ödün vermeyen Social Eating House’u açmış. Hoş bir atmosfer ve nefis yemekler. Londra’ya gelip de indian food yemeden olmaz. Lezzetli, casual ve uygun fiyatlı indian street food denemek isterseniz Roti Chai önerimiz. Bu arada New York’taki Balthazar’ı sevenlerdenseniz birebir aynı olan Covent Garden’daki Balthazar’a da ugrayabilirsiniz.
- Londra ya gelip te bir çay saati yapmadan olmaz. Bu geleneksel İngiliz adeti yaz aylarında bahçe ya da teraslarda daha da keyifli oluyor. Güzel bir çay yanında sıcacık scone, clotted cream ve recel. Bunun için en güzel mekanlardan biri Saatchi and Saathci Gallery’nin restoranı Mess. Ama daha klasik ve kapsamlı cay saati derseniz Claridge Otel tam bir İngiliz atmosferi sunuyor.