Onur Baştürk Jabiroo için yazdı
"New York demek -en azından benim gözümde- yeni açılan yeme-içme mekanları demek. En son yaptığım NY seyahatinde de –ki toplam beş gün filandı- dur durak bilmeden yaklaşık 20 mekana girip çıktım. Kimisinde sadece bir kadeh şarap içtim, kimisinde yemek yedim. Kimisinde ise geceyi uzattım, partiledim… Şimdi size turistik olmayan, şu sıralar en gözde rotalar arasında yer alan bu mekanlardan bazılarını sıralayacağım.
Hazırsanız, New York’a ışınlanıyoruz bayanlar, baylar!
THE BEATRICE INN
Vanity Fair’in efsane yayın yönetmeni Graydon Carter’ı bilirsiniz. Carter daha önce Monkey ve Waverly Inn mekanlarındaki ortaklıklarıyla gündemdeydi. Şimdi ise yeni mekanı The Beatrice Inn’le NY’luların gündeminde.
Beatrice’de yemek yemedim, sadece şömine karşısındaki barında kokteyl içtim. Ama şunu biliyorum: Yemekte, özellikle de et konusunda Beatrice çok iddialı. Benim gittiğim gece Calvin Klein yemekteydi mesela.
Eğer sadece barına giderseniz, bardaki yakışıklı Andrew’a selam söyleyin ve şömine karşısında kokteylinizi yudumlayın derim!
----285 West 12th Street-----
RED ROOSTER
Harlem’deki Red Rooster’da mutlaka tavuk yemeniz lazım. Böyle bir lezzet yok! Red Rooster’ın alt katında ise şık bir kulüp var. Yine mekana ait. Yemeği yedikten sonra herkes aşağıda alıyor soluğu. Ve dikkat! NY’un en güzel siyah kadın ve erkekleri r&b eşliğinde dansediyor burada! Kaçırmayın!
----310 Lenox Avenue, Harlem---
FIVE LEAVES
Brooklyn’in Williamsburg bölgesi bir süredir yükselişte. Burada önce civarın cool otellerinden biri olan Wythe’a uğradım. Otelin Reynard adlı restoranında sosyalleşip bir kahve içtim.
Sonra aynı civardaki Five Leaves’te yemek yedim…
Five Leaves sizi şaşırtacak! Çünkü oldukça salaş bir kafe-restoran. Ama öyle kalabalık ki içerisi…
Çünkü yemekleri iyi. Dolayısıyla salaşlığa aldırmayın.
Hatta çatalınız tam yıkanmamış geldiyse garsonu uyarın!
Hiç takılmıyor, hemen yenisini getiriyorlar.
----18 Bedford Avenue, Greenpoint, Brooklyn----
THE BOX
Evet, meşhur The Box’a meraktan gittim. Ama The Box’ın eskisi kadar hip olmadığını söylemem gerek. Hele o cinsel içerikli şovlar fena halde sıkıcı. İlk anda ilginç geliyor, ama sonra ı-ıh. Ama The Box’ın bazı müşterileri şovdan daha ilgi çekici olabiliyor. Mesela benim gittiğim gece içerde kendini David Bowie’nin 70’li yılların sonundaki glam-rock hali sanan bir adam vardı.
----189 Chrystie Street-----
ELECTRIC ROOM
Dansınız mı geldi? Bir gece Electric Room’a takılmak en iyisi. Mümkünse cuma ya da cumartesi…
----355 West 16th Street-----
BABBO
Ah Babbo ah Babbo! Ne yemekler yedim Babbo’da, tadı hala damağımda. Mario Batali’nin meşhur İtalyan mutfağı restoranına saat altı gibi gittim. Rezervasyonum o saatteydi.
Burada yediğiniz içtiğiniz her şeye kefilim. Ayrıca servis elemanları da gayet açıklayıcı bilgiler veriyorlar yemekler hakkında. Ama biraz pahalı söyleyeyim. Değer mi? kesinlikle değer!
--- 110 Waverly Place-----
THE BRESLIN, GEMMA, STANDARD GRILL
Gelelim otel resoranlarına. Ace Otel’in The Breslin Restoranı ve Standard Otel’in Standard Grill’i akşam yemeği için gayet iyi mekanlar. Özellikle Standard Grill’in etleri nefis. İsterseniz hemen yan taraftaki Alman usulü birahaneye de takılmak mümkün. O da Standard Otel bünyesinde. Benim en sevdiğim New York otelleri arasında yer alan Bowery Otel’in altındaki Gemma’da ise şarap ve şarküteri tabağı ikilisi iyi gidiyor. Gemma’nın ortamı da hoş, şehrin art takımı takılıyor ve otelde kalan bohem yabancılar…
THE SPOTTED PIG
The Spotted Pig’i ise sadece domuz sevenlere tavsiye etmiyorum. Barına gidip pekala domuz yemeden takılmak ve yanınızdaki -her an sohbete ve tanışmaya hazır- New York’luyla üç-beş kelime edip “oralı” gibi hissetmek de güzel.
---314 West 11th Street----
* Ayrıca şunları da listenize katın derim:
Le Bain, Smalls Jazz Club ve Momofuku…"
Onur Baştürk