Sıcaktan bunaldınız mı? Mevsim normalleri üzerinde seyreden sıcaklar ülkemizi ve çoğu ülkeyi etkisi altına almış durumda. Keyifli bir tatil yapayım derken neden sıcak havanın gazabına uğrayasınız? Seyahat rotalarınızı seçerken biraz daha serin yerleri tercih etmeye ne dersiniz. İşte sizin için seçtiğimiz o rotalar...
- Danimarka
Avrupa’nın dışarıdan bakıldığında soğuk ama adımınızı atar atmaz ne kadar sıcak ve renkli olduğuna şaşıracağınız ülkesi Danimarka serin bir tatil arayanlar için güzel bir rota. Vikingler'den bu yana yüzlerce yıllık tarihi olan Danimarka’nın renkli kenti Kopenhag, yaz sıcaklarından uzaklaşmak isteyenler için önerebileceğimiz benzersiz bir şehir. Masal şehri diye tabir edilen çok şehir var ama kitaplarını en çok okuduğumuz masal yazarı Hans Christian Andersen’ın şehri Kopenhag, doğal olarak ‘’ Masal Şehri ’’ tabirini en çok hak eden kent. Buraya seyahat etmek Andersen masallarında gezinmek gibi bir şey. Ayrıca 20. yüzyıl İskandinav tasarımlarını görmek, dünyanın en iyi şeflerinden yemek yemek, 80 dakikalık bir tren yolculuğu ile İsveç-Danimarka arasındaki Tisvildeleje’nin beyaz kumlarla kaplı, berrak sularında yüzmek, mimari ve sanatın en iyileri ile karşılaşmanız mümkün burada.
- İzlanda
İzlanda, Atlas Okyanusu’nun en kuzeyinde, Kuzey Amerika ile Avrupa kıtaları arasında yer alıyor. Sıcaklardan bunaldığımız şu günlerde İrlanda için çölde bir vaha diyebiliriz. Dışarıdan bakıldığında çok soğuk bir ülke izlenimi veren İzlanda’nın, en sıcak ve mutlu fotoğraflarınızın çekildiği ülke olacağına ise hiç şüphe yok. İzlanda’nın en iyi mevsimi olan 15 Haziran – 15 Ağustos arası ortalama 20-25 derece gibi bir hava ile karşılaşırsınız. Sıcaktan bunalanlar ve doğa aşkı ile yanıp tutuşanlar için harika bir destinasyon olan İzlanda’nın 322 binlik nüfusunun 200 bini Reykjavik’te yaşıyor. İzlanda deyince, kutu kutu renkli evlerinin ve benzersiz doğasının yanı sıra insanın aklına ilk gelenlerden birisi de müzikleri. Nihayetinde Björk , Emilíana Torrini, Sigur Rós gibi önemli sanatçıları çıkarmış bir kent burası. İzlanda’da sizi büyüleyecek çok şey var. Bunlardan mutlaka görmeniz gerekenler ise Mavi Lagün, , Hallgrímskirkja Kilisesi, Leif Erikson’un heykeli ve İzlanda’nın güneyindeki Vik Yolu, Vik plajı…
- İrlanda
İrlanda’nın edebiyatçıları, Guinness birası, dost canlısı halkı bile sizi sıcaklardan kaçıp geldiğiniz bu ülkede serinletecek detaylardan. Yaz ortasında Akdeniz ülkeleri sıcaktan bunalırken, siz Dublin’de yemyeşil bir doğanın, orta çağ kalelerinin, hepsi bir U2 video klibini andıran sokaklarının tadını çıkarabilirsiniz. Ortaçağ'dan bu yana başkent olan Dublin'in sokaklarında yürürken sizi en çok şehrin ç tarihine sahip çıkış şekli etkiliyor. Dublin sokaklarında İrlanda'nın sembolleri haline gelen efsanevi kişiliklerin heykellerine sıkça rastlayacakve şehirle nasıl bütünleşmiş olduklarını göreceksiniz. Ayrıca Dublin’in kuzeydoğusunda bir sahil kasabası olan Howth’a güzel bir yürüyüş yapabilirsiniz. Glendalough, Wicklow Mountains National Park (Wicklow Dağları Ulusal Park)’ta yer alan eşsiz bir bölge. Bölgenin doğal güzelliklerini ve 6. yüzyılda inşa edilmiş manastırını mutlaka görmelisiniz. Braveheart ve P.S. I Love You filmlerinin sahnelerinden hatırlayabilirsiniz bu bölgeyi. İrlanda’daki en küçük ve antik şehir olan Kilkenny ise Dublin’e 4 saatlik mesafede hem tarihi hem de gece hayatıyla meşhur bir kent.
- İskoçya
Bir masal şehir daha… İskoçya’nın başkenti Edinburgh’un kültürel mirasları, soylu tarihi ve estetik mimarisi sizi yüzlerce yıl öncesine götürecek gibi duruyor. Erkeklerde sıkça göreceğiniz ekose kumaşlı geleneksel kilt etekleri, sokaklarda kulağınıza çalınan gayda ezgileri, efsanevi pubları İsveç gezisinde en çok aklınızda kalacak olanlar. Aynı zamanda güzel de bir iklimi var İskoçya’nın. Gökyüzündeki yağmur bulutlarının grisi, kasvetli bir Ortaçağ atmosferini hatırlatırken bi anda bulutların ardından ortaya çıkan masmavi gökyüzü ve güneş, şehrin tüm renklerini parlatabiliyor. Edinburgh için festivaller şehri de deniyor. Temmuz- Ağustos aylarındaki müzik festivallerine denk gelmek seyahatinizi daha keyifli kılabilir. Edinburgh’ü ikiye bölen Edinburgh Kalesi, kraliyet ailesinin şehre geldiğinde konakladığı HollyroodHouse Palace, sanat eserlerinin sergilendiği National Gallery ve Museum Of Edinburgh mutlaka keşfetmeniz gerekenler arasında.