Tabii ki bu yazıyı okuduktan sonra:) Şakayı geçip soruyu doğrudan soralım: En son ne zaman telefonunuzu / tabletinizi 24 saatliğine kapatıp bu süreçte internete hiçbir şekilde girmediniz? Cevabınız muhtemelen “Hatırlamıyorum” olacaktır. İşte tam da bu yüzden dijital detokstan ve bu uygulamanın insan hayatında yarattığı “fıstık gibi” değişimlerden bahsetmenin tam da sırasıdır:
Nedir bu “dijital detoks”?
Detoks deyince aklınıza hemen, sadece yeşil sebze sularının içildiği ve bu sırada gözünüzün önünde pizzaların uçuştuğu ürkütücü uygulamalar gelmesin çünkü bu detoksta pizza sınırsız!Şaka bir yana, son yıllarda yurtdışında da sıkça başvurulan dijital detoks, “Bağlanmak için kop” mottosu ile yola çıkıyor ve kişiyi en az 24 saat boyunca çevrimdışı konumda tutmayı hedefliyor. Detoksun süresi kişinin azmine ve tercihine göre 72+ saate kadar da uzayabiliyor.
Hayata bağlanayım derken hepten kopmak biraz “şey” değil mi?
Başlıkta “Şimdi sakin ol ve o telefonu yavaşça yere bırak” dememizin inanın ki bir sebebi var! Çünkü günün uyanık kalınan bölümünün neredeyse tamamını kaplayan ekran bağımlılığı, aslında sosyal hayatı ve ilişkileri de derinden etkiliyor. Nasıl mı?
- Karşınızdaki arkadaşınız, kendisine göre ilginç bir hikaye anlatırken, siz bir yandan arkadaşınızın anlattığı her şeyi Google’lıyorsanız, muhabbete tam olarak turp sıkıyoruz demektir. Google’sız bir hayatı elbette biz de düşünemiyoruz ama mümkünse bu çok sevgili arama motorunu sohbetlerin dışında bırakmak kaydıyla! (Her şeyi Google’lamanın hafızayı nasıl zayıflattığından hiç bahsetmiyoruz bile)
- Hissettiğiniz yoğun duyguları kendi sesinizle değil emojilerle anlatmayı tercih ettiğinizde, o duygunun sadece %5’i karşı tarafa geçiyor ve deyim yerindeyse ilişkiler böyle böyle heder olup gidiyor.
- Özellikle Instagram, Snapchat gibi görsel mecralarda çok fazla zaman geçirmek, kişinin zaman içinde kendi hayatına yabancılaşmasına bir nevi “Hayaller – Hayatlar” sendromuna yakalanmasına neden olabiliyor. İstatistiklere göre, son 5 yılda tırmanışa geçen anoreksiya vakalarının pek çoğunun altından sıfır beden Instagram ünlüleri çıkıyor.
O esnada beyinde…
Teknolojinin geldiği noktanın ne kadar büyüleyici olduğu konusunda sanıyoruz ki hepimiz hemfikiriz. Özellikle arttırılmış gerçeklik ve giyilebilir teknolojilerle birlikte artık internet, seyirci olarak izlenen değil; fiziksel olarak içinde yer almaya imkan tanıyan bir hayaller ülkesi adeta.
Ancak bu sihirli dünyanın ruha ve zihne etkileri pek de o kadar sihirli değil. Hala Matrix filmindeki Neo karakteri gibi kendimize tek tuşla yeni beceriler yükleyememek bir yana, mevcut dikkatimizi ve yaratıcılığımızı da ekran bağımlılığına kurban veriyoruz.
Şöyle izah edelim: 2016 yılı verilerine göre dünyada ortalama günlük çevrimiçi kalma süresi 9 saate ulaşmış durumda. Ve bu 9 saat boyunca beynin kimyası, kişinin doğa ve insanlarla doğrudan iletişim kurduğu anlara göre çok daha farklı işliyor. Yani sürekli ekranlardan yansıyan beyaz ışığa maruz kalan bedenimiz melatonin salgılamaktan vazgeçiyor ve bu durum zaman içinde anksiyete ve kronik uykusuzluk gibi can sıkıcı sonuçlara neden oluyor.
Ee peki nereden başlıyoruz?
Dijital detoksa girmek için özel bir ritüele ihtiyacınız yok. Ama başlangıçta işinizi kolaylaştırıp süreci daha keyifli hale getirecek taktikler uygulayabilirsiniz.
- Seyahatteyseniz, uçağa bindikten sonra kapattığınız telefonunuzu ve elektronik cihazlarınızı açmamak için kendinize söz verin ve sadece 24 saatliğine yol / yön bulma konusunda “Sora sora Bağdat bulunur” deyişini benimseyin. Hem bunu yaparken şahane dostlukların (hatta belki de romantik yakınlaşmaların) temelini atabilirsiniz. Ne de olsa krizler fırsata çevirilmek için vardır!
- Evde olduğunuz günlerde, kendinizi oyalayacağınız bir uğraş bulun. Örneğin puzzle yapmak ya da son yıllarda çok moda olan crossstich gibi el işleri ile uğraşmak size dijital detoks yaparken çok yardımcı olabilir.
- Dijital detoksa teşvik eden gezi ve etkinlik programlarını takip edin. Örneğin geçtiğimiz aylarda İzmir’de gerçekleştirilen “Uyku Festivali” kapsamında katılımcılar, bir hafta sonunu internetsiz, telefonsuz; sadece cırcır böceklerinin ve rüzgarın sesini dinleyip sosyalleşerek geçirdiler.
- Telefon bağımlısı olmamızın en büyük bahanesi olan fotoğraf çekme konusunda çözüm üretin ve kendinize yüksek çözünürlüklü, taşıması kolay bir fotoğraf makinası alın.
- Başarıyla tamamladığınız her 24 saatlik dijital detoksun sonunda kendinizi ödüllendirin ve bu ödül maddi değil, deneyim vaat eden bir hediye olsun.