Her tren hattı, uğradığı istasyonlardan ve geride bıraktığı manzaralardan aldığı kendine has bir ruh taşır. Yani bir tren seyahati yaparken aslında devasa evrenimizin içinde yol alan minicik bir gezegenin içindeymiş gibi hissedersiniz.
Ancak bir tren var ki, onun için tarih boyunca “Trenlerin kralı” ve “Kralların treni” sıfatlarının yakıştırılması hiç de abartı değil. Elbette romanlara, filmlere ilham veren bir efsaneden, orijinal adıyla “Orient Express” yani Şark Ekspresi’nden bahsediyoruz. Yıllar sonra Ağustos 2018’de seferlerine başlayacağı duyurulan bu efsane trenin hikayesine, yılların eskitemediği ününe ve vaat ettiklerine buyurmaz mısınız?
80 saat süren nostaljik bir ihtişam yolculuğu
Raylar üzerinde yol almaya başladığı günden beri tüm dünyanın hayranlıkla izlediği Şark Ekspresi’nin ortaya çıkışı da tutkulu bir hikayeye dayanıyor. Amerika kıtasını köşe bucak trenlerle gezen Belçikalı bir bankacı olan Georges Nagelmackers, “Niçin Avrupa’yı boydan boya geçebileceğimiz bir tren hattı yok?” diye düşünür ve böylece batı ile doğu arasındaki en özel köprülerden biri olan Şark Ekspresi’nin temelleri atılmış olur.
Rayların inşasında yaşanan teknik aksaklıklar, finansman sorunları ve deneme seferlerinde yaşanan kazaların ardından 4 Ekim 1883 tarihinde ilk seferini gerçekleştiren Şark Ekspresi o günden sonra rayların üzerinde 5 yıldızlı bir servis sunmanın mümkün olduğunu tüm Avrupa’ya kanıtlar. Çünkü Şark Ekspresi içinde, yemekli vagonda kullanılan kristal kadehlerden gümüş şamdanlara; yataklı bölümlerde sunulan ipek çarşaf takımlarına ve kuş tüyü yastıklara kadar her şey krallara layık bir yolculuk deneyimi için tasarlanmıştır.
Nedir “Şark Ekspresi”ni bu kadar özel kılan?
Lüks, ihtişam ve dönemin şartlarında alternatifsiz bir seyahat aracı olması elbette Şark Ekspresi’ni özel kılan nedenlerden birkaçı olarak sayılabilir. Ancak bu trenin ününe ün katan çok daha ilginç sebepler var. Farklı güzergahlar üzerinden Londra’ya kadar giden bu tren, güzergahların genişliğinden ötürü o dönemde pek çok siyasetçi, sanatçı ve hatta ajanın Avrupa’dan Ortadoğu’ya ulaşımını sağlıyordu.
Özellikle 1. Dünya Savaşı yıllarında hiç olmadığı kadar önem kazanan Şark Ekspresi, üzerinde yaşadığımız coğrafyanın kaderini dahi önemli ölçüde etkileyecek kadar stratejik bir ulaşım yoluydu. Ancak Şark Ekspresi’nin dünya çapında bir fenomene dönüşmesini sağlayan isim hiç kuşkusuz gelmiş geçmiş en iyi polisiye romancılarından Agatha Christie idi. 1928 yılında Irak’ta arkeolojik bir kazı yürüten eşinin yanına gitmek için sık sık bu treni kullanan Christie, yolculuklarından birinde Çerkezköy civarlarında kara saplanması nedeniyle 5 gün mahsur kalması; bu kasvetli ortamdan “Şark Ekspresi’nde Cinayet” gibi ikonik bir romanın çıkmasına neden olmuştur.
Yine Wes Anderson’un 2. Dünya Savaşı yıllarında geçen ve Stefan Zweig romanlarından esinlenerek çektiği muhteşem filmi Büyük Budapeşte Oteli’nde, şık göndermelerle Şark Ekspresi’nin o dönemin insanı için ne denli önemli olduğunun bir kez daha altına çizmiştir.
Şark Ekspresi ne zaman geri dönüyor?
Hizmete girdiği ilk yıllarda Londra – Paris – Viyana; Paris – İstanbul ve Paris – Bükreş olmak üzere 3 ana rotada çalışan ve yolcu uçaklarının yaygınlaşması nedeniyle son Paris-İstanbul seferini 19 Mayıs 1977’de gerçekleştiren Şark Ekspresi, Ağustos 2018’den itibaren nostalji meraklısı gezginleri ağırlamak için geri dönüyor!
28 Ağustos 2018 tarihinde Londra-Paris-İstanbul hattında, orijinaline uygun olarak gerçekleştirilecek bu enfes deneyimde yerinizi almak için Şark Ekspresi’nin haklarını satın alan lüks seyahat şirketi Belmond’un web sitesinden biletinizi alabilirsiniz. “Yok ben o tarihe kadar bekleyemem” diyenler için tavsiyemiz ise, Belmond’un sunduğu Londra-Venedik, Paris-Venedik, Londra-Verona ve Paris-Verona şeklinde son derece romantik kısa rotalar.