Belki de en derinlikli eylemlerden biridir “Gitmek”. İçinde onlarca farklı duyguyu barındıran; hem yeniden başlamanın hem de “kendine dışarıdan bakmanın” metaforu olan bu duygu, sinemanın da başlıca ilham kaynaklarından... Bu sebepten olacak, sinema tarihine damgasını vuran, senelerce unutulmayan en kült filmler genelde “yol hikayeleri” arasından çıkıyor.

Elbette hepimizin bir favori yol hikayesi vardır ama bu yazımızda Jabiroo’nun en sevdiği yol hikayelerinden oluşan bir derleme sunmak istedik, keyifle okumanız dileğiyle!

Diarios De Motocicleta / Motosiklet Günlüğü (2003)

Gösterime girdiği yıllarda Türkiye’de de büyük bir ilgiyle karşılanan film, Küba Devrimi’nin efsanevi önderi Ernesto Che Guevara ve yakın arkadaşı Alberto Granado’nun henüz birer tıp öğrencisi iken, Güney Amerika’daki sosyal dokuya ayna tutmalarının etkileyici hikayesini anlatıyor. Filmin insanın içine dokunan yanları bir yana, Ernesto Che Guevara’ya dair bilinmeyen bir çok detayı da film sayesinde öğrenmiş oluyor, ve Güney Amerika’nın nefis doğası karşısında büyülenmeden de edemiyoruz.

Easy Rider / Easy Rider (1969)

Kabul edelim hepimiz dev chopper motosikletleri ve motosiklerçilerin asi, “rock n roll” yaşantılarını çok havalı buluyoruz! İşte Easy Rider, bu asi ruhun en çarpıcı dışavurumlarından biri. Çekildiği 1969 yılında pek anlaşılamamış ve fazla marjinal bulunmuş olsa da, Dennis Hopper’ın müthiş performansı ve hafızalara kazınan müzikleriyle yıllar içinde değer kazanan film, “gitmek” eyleminin bir amaca ihtiyaç duymadığının bir kanıtı gibi!

Arizona Dream / Arizona Rüyası (1992)

Bazen tüm yollar zannetiğimiz kadar somut olmayabilir. İçsel yolculuklar, gidilen kilometrelerin önüne geçiyorsa eğer katedilen mesafe daha fazladır. Arizona Dream, 1,5 saat içinde defalarca duygu durumunuzu değiştiren sürreal bir yol hikayesi. Yolun sonundakine odaklanırken görmezden geldiğiniz güzellikleri bir zaman sonra arayacağınızın kanıtı niteliğindeki film Goran Bregoviç’in muhteşem müzikleriyle de defalarca izlenesi bir şölen haline geliyor.

Little Miss Sunshine / Küçük Gün Işığım (2006)

Kara mizah sevenlerin izlemeden geçmemesi gereken bir filmden bahsedelim. Little Miss Sunshine’ı izlerken, bütün uyumsuzluk ve tuhaflıklara aile olmanın güzelliğine varıyorsunuz. Ölüm, hayalkırıklığı, çatışma, ayrılık gibi sevimsiz olguların bile, ailenin küçük kızı Olive’in absürd hayalini gerçekleştirmek için çıkılan yolda anlamsızlaştığına tanıklık ediyor, gözleriniz doluyken gülümsemenin tadına varıyorsunuz! E artık belirtmeye gerek bile yok, yol filmleri söz konusu olunca ortaya müzikal bir şölen de çıkıyor. Devotcka imzasını taşıyan film müzikleri ise tek kelimeyle nefis!

Bonnie And Clyde / Bonnie Ve Clyde (1967)

Klasik sinema müdavimiyseniz bu hikayeye doyamıyor olmanız kuvvetle muhtemel! The Barrow Gang’in ikonik üyeleri Bonnie Parker ve Clyde Barrow’un 30‘lu yılların Amerikasında, mevcut düzene öfke duyan soygunlar gerçekleştirmesi ile başlayan öykü, ikili arasındaki tutkulu aşk ve heyecan dozu yükselen suç zinciri ile izleyiciyi kendine bağlıyor. Yıllar sonra Oliver Stone’un çektiği Natural Born Killers’ta da Bonnie And Clyde’dan izler bulabilirsiniz, bizden söylemesi!

Y Tu Mama Tambien (2001)

Türü kağıt üstünde "teen drama"olarak geçen bu bağımsız film iki ergen ve bir genç kadının yollarda yaşadığı türlü maceraları anlatsa da filmi unutulmaz yapan bu değil. Tenoch ve Julio'nun tatilleri boyunca Luisa'dan aldıkları seks derslerinin +18 damgalı yasak bölge diliyle değil, "gerçek insanların hayatında böyle işte" hissiyle anlatılması. Filme dair ilginç detaylardan bir diğeri ise filmin tüm bütçesinin bir ilaç şirketi tarafından üstlenilmesi!