7 tepeli şehirlerden biri İstanbul, her köşesinde ayrı bir gizem saklayan, dik ve dar yokuşlara sahip bir şehir. Belki de bu yüzden İstanbul’da yaşayanlar yürümeyi seviyor. Dik yokuşları çıkmak bu şehrin insanı için bir sorun teşkil etmiyor. Çünkü İstanbul’un yokuşlarının uçlarında ve çevresinde keşfedilmeyi bekleyen onlarca güzellik bizleri bekliyor. İstanbul’un en güzel ve gizli saklı kalmış yokuşlarından biri olan Kumbaracı Yokuşu ise, Beyoğlu’nda bulunan ve sonu Tophane’ye çıkan dik bir yokuş. Meşhur olmasının sebebi ise etrafındaki güzelliklere ev sahipliği yapması.
Fossati Kardeşlerin eseri olan Rus Başkonsolosluk binası, Kumbara Yokuşu’nun en ünlü binalarından birini oluşturuyor. Rusya’yla karşılıklı vizeleri kaldırdığımız için konsolosluk binası artık daha sakin günler geçiriyor. Yokuşun aşağısına doğru baktığımızda karşımıza Londra Adliyesi’nin de mimarı olan C.E. Street’in inşa ettiği Kırım Kilisesi çıkıyor. Osmanlı’nin Fransa ve İngiltere ile birlikte katıldığı Kırım Savaşı’na ithafen yapılmış bir Protestan Kilisesi. Tekrar caddeye çıktığımızda bu sefer Santa Maria Draperis Katolik Kilisesi’ni görüyoruz. Mimar Semprini’nin inşa ettiği yapının girişinde, dönemin padişahı ve belediye başkanına teşekkür edilen bir plaket bulunuyor.
Sıradaki durağımız ise yine Fossati Kardeşlerin yapmış olduğu Hollanda Başkonsolosluğu. Yapının arkasında, Postacılar sokağından inerken hemen solda, Dutch Chapel yer alıyor. 18. Yüzyıldan kalma küçük şapelinin altında o zamanlar hapishane olarak kullanılan bodrum katı, şimdilerde Pazar Okulu olarak düzenlenmiş. İstanbul’daki en eski Katolik Kilisesi de bu yokuşun üzerinde alıyor. Fransız St. Louis Şapeli, Fransız Elçilik binasının bir parçası.
Ünlü şef Civan Er’in şefliğini yaptığı Yeni Lokanta, Kumbaracı Yokuşu’nu gezerken karnı acıkanların uğrayabileceği lezzetli bir restoran. Ekşi mayadan yapılan ekmekleri isli tereyağına sürerek güzel bir serüveni başlatıyorsunuz. Demirhindili kuru patlıcan dolması, ılık barbunya püresi, cevizli antep sucuğu, fırında patates salatası mutlaka denemeniz gereken lezzetler arasında yer alıyor. Yeni Lokanta, Kumbaracı Yokuşu’nda yoluna emin adımlarla devam eden son derece nezih bir restoran.
Stories Apart, 24 odadan oluşan şık bir otel. Otelin lobisinden odalarına, her köşesi için son derece özenilmiş. ‘Stories Apart’ın kapı komşusuysa Yeni Lokanta isimli restoran. Hem hesaplı bir mönüye sahip, hem de son derece şık ve özenli.
Leb-i Derya Kumbaracı, Alaylı Cafe, Kumbaracı50 sahnesi, Mihrimah Sultan, Lebon Pastanesi, Southpark Cafe Bistro ve diğer güzellikleriyle Kumbaracı Yokuşu bizlere adeta biz zamanda yolculuk vaad ediyor. Şık restoranlarda yemek yemek, antika eşyalar satan dükkanlar arasında gezmek, tarihi kiliseler arasında ruhani duygular içine girmek, bol bol güzel fotoğraf çekmek ve keyif dolu bir gün geçirmek istiyorsanız Kumbaracı Yokuşu sizin için doğru adres.