Onur Baştürk
Evet, dünyanın bir ucu, hatta kıtanın diğer ucu.
Evet, uçuş çoook uzun sürüyor.
Ama insan oradan dönmek istemiyor!
Avustralya’nın en kalabalık ve mutlu şehri Sidney’den bahsediyorum.
Çünkü, en etkili gazetesi Sydney Morning Herald aksini iddia etse de (intihar oranı yükseliyormuş günden güne), sokakta gördüğüm herkes mutlu, kibar ve arkadaş canlısıydı.
Çünkü, şehir merkezinden beş dakika uzaklıkta, bir otobüs ya da feribota atlayarak okyanus kenarında ya da istediğin herhangi bir koyda olabiliyordun.
Çünkü, orada kimse kasmıyordu!
Şimdi hazırsanız, uzaklardaki bu şahane şehri size en ince ayrıntısına kadar gezdirmek istiyorum.
Tabii gezdirmeden önce şunu söylemem lazım:
Her seyahatimde olduğu gibi, bu seyahatimde de Jabiroo’dan seyahat danışmanlığı aldım.
“Nereye gitmeli” konusunda çok ama çok yardımları oldu.
Sadece bu değil, şehrin en hip ve dizayn otellerinden birinde, QT Sydney’de de bana yer buldular.
Eğer Sidney’e gitmeyi düşünürseniz QT’nin hem Sidney merkezde (Market Street üzerinde) hem de Bondi Beach tarafında okyanusa nazır iki oteli var.
Aklınızda olsun.
UZAKDOĞU MUTFAĞINA DOYUN!
Eğer Uzakdoğu mutfağına hastaysanız, Sidney’de çok mutlu olacaksınız.
Çünkü Çin-Kanton mutfağından tutun da Kore mutfağına kadar geniş yelpazede çok çeşitli ve şık restoran mevcut.
Mr. Wong, Spice Temple ve Sake en şık ve popüler restoranlar.
İlk ikisi Çin-Kanton, diğeri Japon mutfağı.
Madang ise daha salaş bir Kore restoranı.
“Kore Ocakbaşısı” diye tanımlıyorum ben orayı, çünkü masanıza etler geliyor ve ateşte kendiniz pişirip yiyorsunuz. Nefis soslara banarak…
Bir de Golden Century var. Biz nasıl gece eğlencesinden sonra çorbacıya gidiyorsak, Sidneyliler de gece bardan sonra Golden Century’ye deniz ürünü yemeye gidiyor.
Gecenin bir vakti somondan ıstakoza, artık Allah ne verdiyse!..
BOHEM SURRY HILLS’TE TAKILIN
Uzakdoğu restoranlarının dışında başka sevdiğim mekanlar da oldu elbet.
The Winery bunlardan biri.
Son yıllarda popüler olmaya başladığı söylenen bohem Surry Hills semtinde yer alan The Winery özellikle akşamüstleri dolup taşıyor.
Surry Hills’in bir başka gözde noktası Bodega Tapas.
Geleneksel tapas bar stilinden uzakta, çok neşeli bir yer.
Aynı semtteki Monopole ise modern Avustralya mutfağını tatmak isteyenler için ideal.
HER GÜN BİR BAŞKA KOYA GİDİN
Sidney’de ulaşım çok rahat.
Bizdeki vapurlar gibi, Sidney’in koylarına giden bir sürü ‘ferry’ var. Onlardan birine atlayıp on-onbeş dakika sonra istediğiniz koyda olmanız mümkün.
Rose Bay, şehrin zenginlerinin yaşadığı bir koy.
Burada muhteşem evler var.
Ayrıca Papermoon kıvamında, hemen iskele yanında nefis bir restoranı, ismi Catalina.
Watsons Bay’de ise hem denize girebilir hem de akşamüstü Watsons Bay Oteli’nin beach club’ında takılabilirsiniz. Özellikle iş çıkışı burası beyaz yakalı kaynıyor, çok hareketli oluyor.
MANLY’DE KENDİNİZDEN GEÇİN
Yine ‘ferry’ ile yarım saatte ulaşacağınız şahane yerlerden biri de Manly.
Sidney’in okaynusa açılan ucunda yer alan Manly çok büyük. Sanki Sidney’den ayrı bir şehir gibi.
Sörfçülerin uğrak noktası olan uzun kumsalı öyle şahane ki, gün boyu burada vakit geçirmek mümkün.
Dalgasız ve köpekbalığı tehlikesiz bir denizde yüzmek isteyenler için ise yürüyüş mesafesindeki Shelly Beach var.
Manly’nin en popüler mekanı ise Hugos.
İskelenin yanı başındaki Hugos aynı zamanda ülkenin en iyi pizzacısı ünvanına da sahip.
Hugos özellikle akşamüstleri dolup taşıyor.
MEŞHUR BONDI BEACH’E MUTLAKA GİDİN
Şehir merkezinin birkaç kilometre dışında yer alan Bondi Beach Avustralya’nın en ünlü plajı.
Burada her daim sörf yapan, dalgalara karşı kürek çeken, paten kayan, güneşlenen gençleri görmek mümkün. Kısacası enerjisi tavan bir plaj!
Bondi tarafında yemek yemek isterseniz Da Orazio adlı İtalyan restoranına gitmenizi öneririm.
Ve sonrasında ülkenin en sevilen dondurma markası Gelato Messina’nın dondurmalarını mutlaka tadın.
Plaj kültürünün hakim olduğu Bondi’da çok iyi dükkanlar da var.
Mayo mağazası Surfection, şarap dükkanı Bondi Cellars ve Harris Farm Markets gezmesi zevkli dükkanlar arasında yer alıyor.
Unutulmaz bir başka şey ise Bondi Beach’ten Bronte Beach’e olan yürüyüş yolu!
2.5 kilometrelik bu okyanus kenarı yürüyüş yolu esnasında deniz havuzlarını da göreceksiniz.
Kayalıklar arasındaki bu deniz havuzları çok popüler. Hem Instagram’lık hem de içine girip yüzmelik!
BUNLARI DA UNUTMAYIN
* Şehrin kalbinde konaklamak istiyorsanız QT Sydney Oteli’ni tercih edin. Bu eğlenceli dizayn otelin Gowings adlı restoran barında her gece şehrin en gözde kalabalığına rastlamak mümkün oluyor.
* Okyanus kenarında konaklamak isterseniz QT’nin Bondi tarafında bir oteli daha var. O da nefis bir alternatif.
* Sidney’de taksi pahalı. UBER’in araçları taksiden daha ucuz. Ben şehir içi ulaşımda hep UBER kullandım.
* Harbour Köprüsü’nün ayakları altında olan The Rocks’ta pazar günleri küçük bir pazar kuruluyor, ziyaret edin. Oradan çıkıp şehrin en ikonik yapısı Opera House’a yürüyün ve bence dünyanın en nefis açıkhava barı olan Opera Bar’da bir şeyler içip güneşi batırın, martılarla cilveleşin…
* Ama hayır, ikonik bir yapı diye Opera House’da opera izleme hayaline kapılmayın. Ben 100 dolara La Boheme’e bilet aldım. Hem sıradan bir gösteriydi hem de salonun içi sandığım kadar görkemli değildi, hiç etkilenmedim!
* Opera House’un en güzel yanı, girişinde yer alan Bennelong adlı restoranının barı! Burada barmen Andreas’ı bulun ve size nefis kokteyller yapsın! Ama unutmayın, burada fiyatlar biraz kazık!
* Sidneyliler sportif insanlar. Sabah-öğle-akşam demeden durmadan koşuyorlar. Ben de oradayken sabahları kalkıp koştum.
Hem de şehrin kalbindeki Royal Botanic Garden’da.
Koşmasanız bile sabahları Royal Botanic Garden’da mutlaka yürüyüş yapın. Nefis bir yer. En ucuna kadar gidin ve oradan şehir manzarasına bakmayı unutmayın.
* Sidney’in gece hayatının kalbi gizli barlarda atıyor. Mr. Wong’un altındaki Palmer&Co, bir berber dükkanının içinden geçip ulaşılan The Barber Shop ve bin çeşit viskinin yer aldığı The Baxter Inn en popüler en gizli barlar arasında.
* Unutmadan-1: Şehrin bir diğer gözde semti de Potts Point. Burada iki restoran önereceğim. Biri İtalyan restoranı Otto. Diğeri de Billy Kwong.
* Unutmadan-2: Sidney’e gelmişken meze yiyip rakı içmemek olmaz! Sidney’in ünlü şeflerinden birisi olan Somer Sivrioğlu’nun Balmain tarafındaki restoranı Efendy’ye ve geçtiğimiz haftalarda açtığı Anason’a uğramamazlık etmeyin. Somer her iki restoranda da harikalar yaratmış. Türk mutfağının en nefis örneklerini Sidney’in kalbinde sunuyor, kaçmaz! Üstelik Türk takısı ve Türk şaraplarıyla!
* Unutmadan-3: Şehrin en stil dükkanları ise Paddington tarafında. Özellikle kadınlar yan yana nefis dükkanlar sıralanıyor burada.
NEYLE UÇTUM?
Qatar Havayolları’yla.
Çünkü Qatar, Perth ve Melbourne’den sonra Sidney’e de direkt uçmaya başladı.
Önce İstanbul Atatürk Havalimanı’ndan Doha’ya uçuyorsunuz. 3.5 saat.
Doha’da bir buçuk saat bekledikten sonra ise Sidney uçağına biniyorsunuz. O da 14 saat sürüyor.
Bu arada Qatar’ın ikramları da nefis.
En güzel yanı da THY’yi kat be kat aşan şarap ve şampanya menüsü!