Kendi seyahatlerimiz için farklı rotalar çıkarma heyecanına girince, “neden sizlerle de bu rotaları paylaşmayalım” dedik ve ortaya bu birbirinden güzel öneriler çıktı. Buyurun birlikte karar verelim.
1- Paris-Deauville-St Malo / Fransa
Evet, Paris harika… Her gidişinizde bir sonraki seyahatinizin hayalini kurdurtmayı başaran bir cazibesi var. Bu uzun bayram tatilini fırsat bilip, yoğun bir seyahat programı hazırlamak isteyenlere önerimiz Paris’le sınırlı kalmayın, bu güzel şehri gezdikten sonra Deauville-St Malo rotasını gerçekleştirin. İlk durağınız Deauville peki neden mi? Bugüne kadar izlediğiniz Amerikan filmlerinde mutlaka gördüğünüz Deauville “Paris’in Rivierası” olarak Parislilerin gözde kaçamak noktası. Buradan St. Malo’ya direksiyonu çevirdiğinizde yol üzerinde görülecek kendine has karakteri olan yerleri gezdikten sonra Avrupa’nın “korsan kasabası” olarak tanınan Saint Malo ile kapanışı yapabilirsiniz. Atlas Okyanusu kıyısında yer almasının da sahip olduğu manzaralara katkısı elbette büyük.
2- Lizbon-Cascais-Algarve / Portekiz
Özellikle kendi ülkemizde sık sık tercih edilen Portekiz için nedenlerimiz birden fazla. Akdeniz iklimi, küçük ama derli toplu çekici şehirleri, lezzetli yemekleri ve pek tabi leziz şarapları, uygun fiyatlar, şarap bölgesi ve hem doğal oluşumları hem sahilleri ile Algarve bölgesi. 2016’da yükselen destinasyonlar listesinde yer alan Lizbon “köhne bir şehir” gibi anılsa da, tepeleri bitmek bilmese de sürprizlerle dolu. Kendine has bir yaşam tarzı olduğunu söyleyebileceğimiz Lizbon’u dere tepe gezdikten sonra, Portekiz’in yüksek gelirli ailelerinin vazgeçilmez kaçış noktası Cascais’de birkaç gün geçirmek hiç de fena olmaz. Cascais’den 3 saat sürecek araba yolculuğu sırasında da sürprizlerin sizi beklediğini söyleyelim. Atlantik Okyanusu ve İspanya arasında yer alan, okyanus kıyısındaki masalsı sahilleri ile haklı bir ünvana sahip Algarve, Portekizlilerin vazgeçemediği yaz rotası.
3- Torino-Alba-Milano / İtalya
İtalyanları kendimize yakın bulmamızın sebebi, yüksek sesli konuşmaların ve kalabalığın eksik olmadığı aile sofraları mı, damak zevkimizin birbirine yakın olması mı, Akdeniz ikliminden mütevellit sıcakkanlılıkları mı, cevabı size bırakıyoruz. Özellikle damak zevkine düşkün olanlar için Torino şehriyle giriş yapalım. Slow food akımının öncüsü Eataly’nin ilk şubesi olan Torino’yu gezerken güzel ve özellikli yemeklere de doyacaksınız. Torino’dan sonra şiddetle önereceğimiz adres Alba olacak. Beyaz trüf mantarı” nın anavatanı olan Alba Gotik binalarla çevrili, küçük bir kasaba. Bu kasaba civarında bağlarda gezip, tadım da yapabilirsiniz. Doğa-gurme tatlar deneyiminden sonra finali tabi ki Milano ile yapmalısınız. Yine yol üzerinde farklı noktaları keşfederek Milano’ya gelip, kendinizi moda, alışveriş ve sanatla ödüllendirebilirsiniz.
4- Romantic Road / Almanya
Almanların mesafeli ve bize göre “fazla disiplinli ve kuralcı” görünseler de, tarihlerinde fazlasıyla travmatik olaylar yaşamış olsalar da gözünüzde soğuk, endüstriyel gezintiler canlanmasın. Adı gibi romantik, fantastik kasaba ve köylerle dolu Romantic Road rotasını yaparken masal kahramanları nereden çıkacak diye hissedebilirsiniz. Frankfurt’tan başlayıp Münih’te tamamlayacağınız rota “mutlaka yapılması gerekenler” listenizde olmalı. Bavyera Eyaleti'nde, Würzburg’dan başlayıp Füssen’de noktalanan 410 kilometrelik yolu tamamladığınızda, hayal bile edemeyeceğiniz manzaralarla geri dönecek ve bambaşka bir Almanya ile tanışmış olacaksınız.
5- Boston-Maine-Vermont / ABD
Size bu kez New York, Los Angeles ve California demeyeceğiz. Bu sefer, uzun tatili fırsat bilip Boston’a uçup, buradan araba kiralayarak Maine ve Vermont’u, bu rota üzerindeki keyifli kasabaları keşfetmenizi istiyoruz. Eylül itibariyle sonbahar renklerine bürünen yollar, parklar ve bahçelerle sizi romantik manzaraların beklediğini gözünüzde canlandırmış olmalısınız. Öğrenci şehri olarak bilinse de Boston’da da görmeniz gereken ve size keyif verecek öneriler dolu. Şehirden çıkıp, Fotoğraf karesiyle tam izah edilemeyecek kasaba manzaraları, sahillerle noktalanan kayalık kıyı şeritleri için Maine’e çeviriyoruz rotamızı. Maine’den Vermont’a giderken de pitoresk manzaraların sizi yalnız bırakmayacağını söyleyelim. Çiftlikleri, bozulmayan manzaraları, Kolonyal dönemden kalan evleri, yemyeşil arazileriyle gizli bir hazineyi andıran Vermont, doğa ve sakinlik sevenlerin asla bırakmak istemeyeceği güzelliklerle dolu.