Hayatta merak ettiklerinizi her zaman internetten bulamazsınız, bulsanız bile kendi gözlerinizle orijinalini Bir sanatçı için görmek kadar etkileyici olmaz çoğu zaman. Seyahat etmek bu yüzden güzel: yeni kültürler keşfetmek, güzel manzaralar görmek ve hayatta bir kez tecrübe edeceğiniz, tarihte izi olan eserleri inceleyebilmek. Seyahate çıkmak için sizi teşvik edici bir sebep arıyorsanız, tüm dünyanın görmek için kilometreler kattettiği tablolardan daha güzel bir teşvik olamaz. Dünyanın paha biçilmez tablolarına yapılan her yolculuk, yeni bir heyecan, yeni bir macera demek. Hem seyahat edip hem de dünyanın en önemli eserlerini görmek için fazla vakit kaybetmeyin. Ölmeden önce mutlaka görülmesi gereken ilk 10 resim şöyle:
10 - Venüs’ün Doğuşu - Sandro Boticelli
Rönesans’ın evi olarak kabul edilen, İtalya’nın sanatla bütünleşen şehri Floransa’da müzelerin mimarisinden sergiledikleri eserlere kadar her detay özel ve güzel. Yüzlerce tarihi yapıyı, Rönesans’ı bugün de yaşatmaya devam eden sanat eserleri ve şehri ikiye bölen Arno Nehri’nin pitoresk manzarasıyla Floransa’ya hayran kalmamak imkansız. Floransa’ya kadar gelmişken ‘Venüs’ün Doğuşu’nu Uffizi Galerisi’nde görmemek olmaz.
Rönesans resim sanatının gelişmesinde büyük pay sahibi olan dünyaca ünlü sanatçı Boticelli’nin 1486 yılında tamamladığı ‘ Venüs’ün Doğuşu’ adlı eserinin tamamlanması tam dört yıl sürmüş. Yunan mitolojisinde Afrodit, Roma mitolojisinde de Venüs olarak bilinen güzellik ve aşk tanrıçasının doğuşunu resmeden resim; aşk tanrısı Venüs’ün doğuşu ilde dünyaya güzellik getirdiğini anlatmaktadır.
9 - Nilüferler - Claude Monet
Tasarım, moda ve sanatın şehri New York'un tezatlıklarla buluşan güzelliğini keşfetmek için kendinize bolca zaman ayırmalısınız. Bu şehri, hiç durmayan hareketliliği, farklı kültürler barındıran renkliliği, gökdelenleri, klasikleri ve çağdaş eserleriyle hatırlamamak imkansız.
“Amerikan Rüyası”nda bir Fransız dokunuşuna rastlayacağınız, 1880 yılında yapılan Metropolitan Müzesi ise dünyaca ünlü eserlere ev sahipliği yapıyor. Dünyanın en ünlü tablolarından biri olan Nilüferler de bunlardan sadece bir tanesi. Fransız izlenimcilik akımının önemli ressamı Claude Monet, hayatının son 30 yılında hazırladığı bir çiçek bahçesini resmeden ve 250 kadar yağlıboya tablodan oluşan Nilüferler serisi ile bugün hala sanatseverleri büyülemeyi başarıyor.
8 - Gece Nöbeti - Rembrandt van Rijn
Sanatın değdiği Amsterdam'da yaşam daha canlı ve renkli görünüyor. Tarihi değerleriyle beraber modern bir dünya yaratmayı başarabilen Amsterdam, müzelerin, eğlencenin ve güzel yaşamın merkezi. Kanallar üzerine kurulan bu şehrin Vermeer, Hals, Steen, Avercamp, Ter Borch gibi Felemenk ustaların da dahil olduğu yaklaşık bir milyon sanat eserine ev sahipliği yapan Rijksmuseum ise şaheserlerin toplandığı bir cennet gibi!
Rembrandt van Rijn'in 1642 senesinde tamamladığı ve sanat tarihinin en önemli resimlerinden biri olan 'Gece Nöbeti', Hollanda Altın Çağı'nın zirve yaptığı dönemi de simgelemektedir. Günışığı ve gölgeyi ustalıklı bir şekilde kullanan Rembrandt'ın eseri koyu bir vernikle boyandıktan sonra, renklerinin canlılığını yitirmiş ve 1940'lı yıllarda vernik yeniden kaldırılmıştır.
7 - Çığlık - Edward Munch
Yürüyerek her yerini rahatlıkla dolaşabileceğiniz Norveç'in butik şehri Oslo; çok sayıda müzesi, mağazaları ve restoranları ile yemyeşil parklarıyla kuzeyin yeni varisi!
Ülkenin meşhur fiyortları arasında tekneyle gezmek, Viking gemilerini görebilmek, çağdaş mimarisini incelemek Dünyaca ünlü Norveçli ekspresyonist ressam şehrin her yerini saran Dünyaca ünlü Norveçli ekspresyonist ressam Edward Munch'ün eserlerini görmek için Oslo'ya mutlaka gidilmeli.
Edward Munch'ün Norveç Ulusal Galerisi'nde yer alan ve 1893 yılında yaptığı ' Çığlık' tablosu, ressamın eksresyonist tarzdaki serisinin en önemki eseridir. Eserde, kendini yorgun eden ressam trabzanlara yaslanır ve doğanın çığlığını hisseder. Bu tabloyu yaparken hasta olan Munch, tuvale hastalığının verdiği yorgunluğu ve yılgınlığı yansıtmış.
6 - İnci Küpeli Kız - Johannes Vermeer
Bir müzenin şehre dönüşebileceğine sizi inandıran, İtalya'nın sanatla yoğrulan en önemli şehirlerinden biri olan Bologna, adım başı bir eserle tanıştırıyor. Tarihi meydanı, kiremit çatılı binaları, mimari güzellikleri yansıtan müzeleri, galerileriyle Bologna, çizmenin en sofistike şehirlerinden. Bir açıkhava müzesini andıran, Roma İmparatorluğu’nun en önemli kavşaklarından biri olan Bologna, tarih boyunca kültürün en derin dokunuşlarıyla yaşamış.
Palazzo Fava'da sergilenen ve Altın Çağı'n efsanesi olan İnci Küpeli Kız tablosu, Hollandalı ressam Vermeer'in en önemli eseri. Başyapıtların başyapıtı olarak adlandırılan eser aslında Hollanda Mauritshuis Müzesi'nde sergileniyor. Restorasyon sebebiyle dünya turuna çıkan tablo, Tokyo ve Kobe'den sonra Bologna Palazzo Fava 'da sergileniyor.
5 - Guernica - Pablo Picasso
İspanyolların güzel yaşamayı bildiğine dair söylentiler çok uzun zaman önce gerçeklik kazandı. Zamanın telaşsız aktığı Madrid şehri, güzel iklimi, müzeleri, butikleri, güzel yemekleri ve güzel insanlarıyla ev-trafik-iş ve alışveriş merkezleri arasına sıkışmış doğallıktan uzak bir hayat yaşayanlar için gerçekten de ufuk açıcı bir alternatif.
İspanya'nın en önemli sanat eserlerinin sergilendiği Reina Sofía Müzesi, Pablo Picasso'nun ses getiren tablosunu da sanatseverlerle paylaşıyor. 1937 yılında Picasso tarafından resmedelen eser, yine aynı yılda gerçekleşen İspanya İç Savaşı'nı anlatıyor. Savaş sırasında Nazi Almanyası'na ait 28 bombardıman uçağının İspanya'daki Guernica şehrini bombalamasını anlatan tabloda acı çeken insanlar ve hayvanlar ile kaos içindeki yıkılmış binalar betimlenmiş.
4 - Adem’in Yaratılışı - Michelangelo
“Romantizm”, “tarih” ve “sanat” denilince akla gelen Roma, İtalya'nın gözbebeği. Avrupa’nın estetik ve sanat yüklü ruhuyla, Akdeniz’in “rahat ve neşeli” havasını buluşturan Roma aynı zamanda Hıristiyanlık dininin Katolik mezhebinin yönetim merkezi olan Vatikan devletine de ev sahipliği yapıyor. Dünyanın yüzölçümü olarak en küçük ülkesi olan Vatikan, yüksek duvarlarla çevrili bir çehreye sahip.
Michelangelo'nun 1508'de başladığı ve yapımı dört yıl süren freski 'Adem'in Yaratılışı',
Vatikan devletinin en ünlü mekȃnlarından biri olan Sistine Şapheli'nin tavanında yer alıyor. Katolik Kilisesi'nin lideri Papa'nın resmi ikâmetgahı olarak kabul edilen şapelin tavanında yer alan fresk, Hıristiyanlık'ta Kitab-ı Mukaddes'in Yaratılış bölümünde, Tanrı Baba'nın ilk insan Âdem'e hayat üflemesi konusunu betimlemekte.
Tanrının yüzü olarak, Michelanjelo'nun kendi yüzünü çizdiği düşünülmektedir.
3 - Son Akşam Yemeği - Leonardo da Vinci
İtalya’nın ilk bakışta mesafeli ve fazlaca geleneksel gelen şehri Milano, 24 saat süren hareketliliğiyle ayaklarınızı yerden kesiyor. Moda ve tasarımın bu şehirde kök salması boşuna değil. Sanat bu şehrin her noktasını bir inci gibi işlemiş. Kiliseleri, müzeleri ve tarihi binalarıyla Milano kültürel zenginliklerin buluşma noktası.
Rönesans sanatını zirveye çıkaran, İtalyan hezârfen Leonardo da Vinci'nin en önemli eserlerinden biri olan 'Son Akşam Yemeği', Milano'da Santa Maria Della Grozia Manastırı'nın yemekhanesinde yer alıyor. İsa ve havarilerinin akşam yemeğini resmeden da Vinci, İsa'nın içlerinden birinin kendisine ihanet edeceğini söylediği anda kişilerin yüzündeki dramatik ifadeyi yansıtıyor. da Vinci'nin 1495 yılında yapımına başladığı eser, 1498 yılında tamamlanmış.
2 - Yıldızlı Gece, Vincent Van Gogh
New York her zaman sürprizlerle dolu. Hiç bitmeyen trafiği, sürekli bir yere yetişmeye çalışan insanları, çalışma temposu arasına eğlence ve kültürü de sığdırmayı başaran bu şehir, her ne kadar modern sanat eserleri ve çağdaş sanatın örnekleriyle adından söz ettirse de, klasik eserlere duyduğu saygıyla da adından söz ettiriyor.
Hollandalı ard izlenimci ressam Vincent Van Gogh'un 1889 yılında yaptığı, santçının en önemli tablolarından biri olan 'Yıldızlı Gece', New York Modern Sanat Müzesi'nde sergileniyor. Sanatoryumdaki odasındaki pencereden, Saint-Rémy-de-Provence köyünün gece vakti görünüşünü resmeden Van Gogh, manzarayı tamamen hayal gücünü kullanarak resmetmiş.
1 - Mona Lisa - Leonardo da Vinci
Paris’in içinde farklı birçok Paris yaşıyor aslında. O yüzden her gittiğinizde sizi şaşırtacak bir şeyler saklamayı başarıyor bu şehir. Mitolojide sanat, moda ve gastronominin tanrıları olsaydı bu üç tanrının da kutsadığı büyülü şehir kesinlikle Paris olurdu. Müzelerinin görkemli binaları, koruduğu eserleri, Avrupa tarihinin en ateşli dönemlerine ev sahipliği yapmasıyla Paris aynı zamanda bir müze kent.
İtalya'da, Rönesans Dönemi'nde 16.yüzyılda Leonardo da Vinci tarafından kavak bir pano üzerine resmedilen Mona Lisa, Leonardo da Vinci imzası taşıyor. Da Vinci'nin 1503 yılında başlayıp 1507 senesinde tamamladığı tabloda resmedilen kadının göğüsü, boynu ve yüzü ellerine göre çok daha parıltılıdır. Dünyanın en ünlü tablosu olma özelliğine sahip olan Mona Lisa, Paris'teki Louvre Müzesi'nde, her sene milyonlarca turisti ağırlıyor. 1793 yılında, Fransa'nın ilk devlet müzesi olarak açılan Louvre Müzesi bu şehrin sembollerinden bir tanesi.